Daha İyi Bir Kütahya İçin… /3

Daha iyi bir Kütahya olabilmesi için gerekli olduğunu düşündüğüm konuları bu sayımızda da müzakereye açmaya devam etmek istiyorum.

Bundan önceki yazımın son cümlesinde “Ben inanıyorum ki, daha iyi bir Kütahya, Kütahya’da yaşayanların gayretleri ile mümkün olacaktır, veya bugünkü vurdumduymazlığımızın devamı halinde, gerilemenin devamı kaçınılmaz olacaktır” diyerek bitirmiştim yazımı.

Daha iyi bir Kütahya aradığımıza göre, emsal vilayetlere göre bizi gerilerde bırakan etkenlerin var olduğunu kabul etmeli ve bu olumsuz etkenleri belirleyip ortadan kaldırmalıyız. Nasıl derseniz; Kütahya’da yaşayan hepimiz, evinde oturan Ayşeler, emekli Ahmetler, işçi Mehmetler, işadamı, sanayici Mustafalar, seçilmiş Hasanlar, atanmış Kemaller, STK’ lar olarak hepimiz sorunların çözümünde katkı sağlamalıyız, sağlamadığımız takdirde sorunların parçası oluruz. Tekrar ediyorum, sorunların parçası oluruz.

“Ben ne yapabilirim ki” diyecek çoğunluğa söyleyecek çok sözümüz var. Başta Sayın Milletvekilleri, Sayın Vali, Sayın Belediye Başkanı ve diğer seçilmişleri ve atanmışları, sahiplenecekler, moral desteği verecekler, güçlendirecekler, dedikodu yapanları, yapmamaları konusunda ikaz edecekler, Ihtiyaçlarını, beklentilerini asla inciterek, azarlayarak değil zarif bir dille ifade edecekler. Toplumun genelinin çıkarına uygun kararların alınması halinde, kendilerine zarar veriyor olsa bile karşı çıkmak bir yana destekleyecekler.

Basit bir örnek vereyim, Kütahya merkezde mevcut ve haftada iki gün hizmet veren pazaryeri hem konum olarak hem sağlık kuralları açısından hem de fiziki yetersizlik anlamında uygun değil. Şehircilik uzmanları da, şehircilik açısından, günümüzün şehircilik anlayışına göre son derece yanlış bir yerde olduğunu ifade ediyorlar. Belediyemiz çağdaş bir pazaryeri ihtiyacının karşılanması için vatandaşın kolayca ulaşabilecegi, sağlık kurallarına uygun, dileyen pazarcı esnafımızın tamamını barındıracak yeterli büyüklükte, otopark imkanı olan, belki haftada altı gün hizmet veren daha organize bir pazaryeri inşa etmeye karar verdiğini varsayalım, bu taşınmadan zarar görmesi muhtemel olanlar, bu projeye karşı çıkabilirler ve mağduru oynayabilirler. İşte burada hepimize düşen görev, toplumun çoğunluğunun menfaati paralelinde olmalıdır. Bu konuda onlarca örnek gösterilebilir.

“Nereye gideceğini bilmiyorsan, hangi yoldan gideceğin önemli değildir” diye bir söz vardir. Bu nedenle mutlaka hedeflerimiz olmalıdir. Kütahya için belirleyeceğimiz hedefler de büyük olmalıdır, ama unutmayalım ki, büyük hedeflere ulaşmak, ancak ve sadece küçük adımlarla mümkün olur. Acele etmeyelim, çok çalışalım, takip edelim, gereken çabayı gösterelim, sabretmesini bilelim, hedeflerimizi birer birer yakaladığımızı göreceğiz. Tekrar ediyorum, büyük hedeflerimizi yakalamak bazı kişilerin değil, topyekün tüm Kütahyalıların görevidir. Kim bilir, belki de hedeflerimiz olmadığı için gerilerde kalıyoruz. Hem de bir şeyler yaptığımız halde geri kalıyoruz. Demek ki diğerleri bizden daha çok çalışıyor ve sonuç alıyorlar.

Hedeflerimize ulaşabilmemiz için yapmamız gereken en önemli görevimizden bir tanesi, varılması istenen hedeflerimize nasıl ulaşabileceğimize dair yol haritası hazırlamamızdır. Örnek vermek gerekirse, hedeflerimizden bir tanesi Kütahya’yı marka şehir yapmak ise, bunun nasıl gerçekleşeceğinin yol haritasının belirlenmesi lazım. Bir diğer hedefimiz Kütahya çiniciliğini eski itibarına ulaştırmak ise, keza yol haritasi belirlemek zorundayız. Tüm hedeflerimize ulaşmak için gerekli gördüğüm yol haritası belirlemenin en basit yolunun “Ne yapacağız, neden yapacağız, nasıl yapacağız, nerede yapacağız, ne zaman yapacağız, kimler yapacak” sorularının cevabını vermekle mümkün olabileceğini düşünüyorum. Böylece tüm yapılacaklar ve yapacaklar belirlenmiş olduğu için hedefe ulaşmak mümkün olacaktir.

Kendi ilimizde, ilçemizde üretilen ürünleri tercih etmeliyiz. Yerel üreticiler tüketicileri, tüketiciler de üreticileri kollamalıdır. Basit bir ifade ile, Kütahya’da üretilen bir ürün çeşidinin ancak dörtte birini yerel üreticiye satabilen bir üretici, yarısını satabilmesi halinde üretimlerini tevsi edecek, yeni atılımlar yapacak, bunları yapabilmesi için de yeni istihdam yaratacak ve tabii Kütahya’nın bütünü bu yatırımdan yararlanacaktır.

Kişisel olarak sadece şahıslarımızı ilgilendiren konular hakkında da görüşlerimi paylaşmak istiyorum. Zira kişisel başarılarımızın toplamı ile orantılı olarak geliştireceğiz vilayetimizi.

Hayal edelim, hayallerimizin peşinden koşalım. Unutmayalım ki hayal etmediğimiz bir sonuca ulaşmamız mümkün değildir. Farz edelim ki, kendimize ait bir iş yeri açmak hayalimiz var, hayal etmez isek nasıl açarız iş yerimizi. Hepimiz, çalışarak elde ettiğimiz değerlere biz göz atarsak, hepsinin bir hayal sonunda gerçekleştiğini görürüz.

Askerden gelen oğlumuza, okulu bitiren kızımıza iş bulmak bu vilayette oturan hepimizin görevidir. Kendisine ve evladına güvenen aileler olarak oğlumuza kızımıza iş aramak yerine onlara iş kuralım. İş arayan değil işçi arayan bir konuma getirelim onları. Nasıl derseniz, hayal ederek ulaşırız bu sonuca. Tabii ki hayal etmek sadece bizi harekete geçirir, azim sahibi yapar. Sonuca ulaşmak için, gereklerini yerine getirmek lazımdır. Açık yürekli olmak gerekirse, hepimizin iş yeri sahibi olabilmemiz de mümkün değildir. Nasıl ki, her isteyen kişi ressam, şair, yazar, tiyatro sanatçısı, ses sanatçısı, bestekar, çini ustası olamıyorsa, her isteyenin de iş sahibi olması mümkün değildir. Sanatçı olmak, iş sahibi olmak, hem yetenek hem de azimli çalışma gerektirir.

Kıskançlık doğaldır, insanın yapısında vardır. Kıskançlık, kıskandığımız değere ulaşmak için bizi tetikleyen faktör olması halinde müthiş bir doping etkisi yaparak hamle yapmamızı sağlar. Ancak, kıskançlığımızın başkasına zarar vermesi halinde, bilin ki, kendimize de aynı oranda belki de daha fazla zarar vermiş oluruz. İnsan yaratılışında var olan kıskançlık duygularımızı başkalarına zarar vermeden, sadece kendimizi geliştirmek için kullanırsak, toplumda hiç de hoş karşılanmayan bu kelimenin, bizleri nasıl geliştirdiğini görebiliriz.

Daha iyi bir Kütahya için düşüncelerimi, gelecek sayılarımızda sizlerle paylaşmaya devam etmek istiyorum. Bu vesile ile Mübarek Ramazan ayının hepimize sağlık, huzur, iyilik getirmesini ve daha iyi bir Kütahya için dualarımızın kabul edileceği bir ay olmasını diliyorum.

İyi dileklerimle
Nafi GÜRAL